August 2023 | YUZU BODRUM | Coffee Table Book
TR below
SAHİR EROZAN
Let’s go back to the beginning of the story...
It’s 1977. Ayla Emiroğlu opens her place in the heart of Bodrum, naming it Maça Kızı after her curly hair. Years later, her son, Sahir Erozan—who would go on to become a partner in Maça Kızı and turn it into what it is today—was preparing to leave for the United States.
Sahir recalls those days: “I was studying at ITU, but the school was frequently shut down due to the political climate. I’d lost touch with my studies. My mom realized this couldn’t go on and sent me to America to study business. While she was starting her Maça Kızı journey, I had begun working in restaurants in the U.S. By the time I was 23, I had opened my first restaurant there.”
Meanwhile, Sahir spent summers in Turkey, and the story of Maça Kızı unfolded in different locations—moving from Bodrum’s center to Gümbet, then Torba, and finally Gölköy. “When I came back in 1992, Maça Kızı had relocated to Gölköy. I brought over bartenders I’d worked with in America and made small adjustments to the place. I started enjoying it. After Bodrum, going back to Washington felt harder and harder.”
SWIMMING TO WHERE MAÇA KIZI IS NOW
After a 20-year journey in Washington, Sahir returned to Turkey for good in 2003. At that time, Maça Kızı had left its spot in Gölköy, and his mother, Ayla, was searching for a new location. “One day, I swam from Ship A Hoy to the area where Maça Kızı stands today. Back then, there was no road access. I got out of the water and sat on the beach, observing the angle of the sunlight and the wind—because these things are critical. In Bodrum, having minimal wind and sunlight that doesn’t disappear early are the ultimate luxuries. This place fit the bill perfectly. That’s how Maça Kızı found its new home.”
THE RISE BEGINS IN 2005
“I was lucky,” says Sahir. “We opened at a time when Turkey was experiencing economic growth. Maça Kızı’s recognition on the global stage began around 2005. An article in the New York Times described Bodrum as ‘Turkey’s St. Tropez.’ Bodrum was steadily gaining prominence, and my friends from the U.S. started visiting frequently.
As a result, the percentage of foreign guests at the hotel, which was initially around 30 percent, rose to nearly 70 percent.”
words Onur Baştürk
Önce hikâyenin başlangıcına dönelim...
Yıl 1977, Ayla Emiroğlu kıvırcık saçlarından dolayı Maça Kızı ismini verdiği mekanını Bodrum merkezde açar. Yıllar sonra Maça Kızı’na ortak olup bugünlere getirecek olan oğlu Sahir Erozan ise Amerika’ya gitmeye hazırlanmaktadır.
O günleri şöyle anlatıyor Sahir Erozan: “İTÜ’de okuyordum ama dönemin şartlarından dolayı okul devamlı kapalıydı. Okuldan kopmuştum. Annem baktı ki böyle olmayacak, beni Amerika’ya işletme okumaya gönderdi.
Onun Maça Kızı serüveni başlarken ben de Amerika’da restoranlarda çalışmaya başlamıştım. Derken 23 yaşında orada ilk restoranımı açtım.”
Sahir yazları Türkiye’ye gidip gelirken Maça Kızı’nın macerası da yer değiştirerek devam eder: Bodrum merkezin ardından Gümbet’e, oradan Torba’ya ve Gölköy’e... “1992’de geldiğimde Maça Kızı Gölköy’e taşınmıştı. Ben de Amerika’da çalıştığım barmenleri getiriyor, küçük dokunuşlar yapıyordum mekana. Hoşuma gitmeye başlamıştı. Bodrum’dan sonra Washington’a tekrar dönmek zor geliyordu”.
YÜZEREK MAÇA KIZI’NIN OLDUĞU YERE GELDİM
Sonunda Sahir Erozan, Washington’daki 20 yıllık macerasından sonra 2003’te Türkiye’ye tamamen döner. O sırada Maça Kızı Gölköy’deki yerinden çıkmış, annesi Ayla Hanım yeni bir yer aramaktadır. “Bir gün Ship A Hoy’dan yüzerek şu an Maça Kızı’nın olduğu bölgeye geldim. O zaman yolu filan yoktu. Denizden çıkıp sahilde oturdum. Gün ışığının açısına, rüzgârına baktım. Çünkü bunlar çok önemli. Rüzgârın patlamaması ve güneşin erkenden gitmemesi en büyük lükslerden biri Bodrum’da. Burası her iki açıdan da uygundu. Böylece Maça Kızı’nı buraya taşıdık.”
YÜKSELİŞ 2005’LERDE
“Şanslıydım” diyor Sahir, “Türkiye’nin ekonomik olarak yükseldiği doğru bir zamanda açtık. Maça Kızı’nın global arenada tanınması ise 2005’lerde başladı. New York Times’da bir yazı çıkmıştı, ‘Türkiye’nin St. Tropez’si Bodrum’ diye. Bodrum yavaş yavaş yükseliyordu. Amerika’daki dostlarım da sıkça gelip gittiler. Böylece ilk başta otelde yüzde 30 olan yabancı misafir oranı yüzde 70’lere kadar geldi.”